İnsan beyni, vücut ağırlığımızın sadece %2'sini oluşturmasına rağmen, kendini besleyebilmesi için kalpten pompalanan kanın %20'sini kullanır. Bu, dakikada yaklaşık bir litre kanın beyne ulaşması gerektiği anlamına gelir. Bu kritik işin büyük bir kısmını, boynun her iki yanında yer alan şah damarları üstlenir. Boynun her iki tarafında oksijenli kan taşıyan büyük atardamarlardır. Bu damarlardan biri daraldığında, beynimize yeteri kadar oksijen taşınamaz. Beyin içi kan akımı bozulduğunda ise "inme" adı verilen ciddi bir beyin hastalığı ortaya çıkar.

Damarların tıkanması veya patlaması sonucu beyin hücrelerine giden kan miktarı azalır ve bu, beyin hücrelerinin ölümüyle sonuçlanır. Beyin hücre ölümü geri dönüşü olmayan bir süreçtir. Bu nedenle, yapılan tedavilerin amacı bu hasarın ilerlemesini veya tekrarlamasını engellemektir.

Baş dönmesi ve buna bağlı hafif denge kayıpları günlük hayatta sıkça karşılaşılan ve genellikle önemsenmeyen rahatsızlıklardır. Genellikle yatan ya da oturan kişinin aniden ayağa kalkması sonucunda sendeleme, baş dönmesi, göz kararması ve hatta bayılmalar meydana gelebilir. Bu durumlar:

şeklinde sebeplerle ortaya çıkabilir. Ayrıca, şeker hastalarında kandaki şeker seviyesinin dalgalanması, halsizlik, baş dönmesi, göz kararması ve bulanık görme gibi şikayetlere yol açabilir.

Bu hastalıklarda şeker seviyesinin düzenli ve dengeli olması, şikayetlerin azalmasına hatta kaybolmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu şikayetlere sahip kişilerin kesinlikle ihmal etmemesi gereken bir diğer ihtimal, boyun damarlarının daralmış veya tıkanmış olmasıdır. Beyin damarlarının daralması yaşla sınırlı değildir fakat:

risk altındadır. Böyle bir durumda, boyun anjiyosu yaptırmak hatta yılda bir kez kontrol yaptırmak sağlık açısından çok önemlidir.