Anevrizma olarak da bilinen beyin patlaması, kelime anlamı olarak genişleme demektir ve beyin damarlarında anevrizma, damar yapısında kalıcı bir balonlaşmayı ifade eder. Beyin damarlarındaki anevrizmalar, oluş nedenlerine, yerleşimlerine, damar ile ilişkilerine, şekillerine ve büyüklüklerine göre çeşitli türlere ayrılır. Bu türler arasında sakküler, füziform, konjenital, mikotik, travmatik, disekan, aterosklerotik, dar boyunlu, geniş boyunlu, ince duvarlı ve kalın duvarlı anevrizmalar bulunur. Ayrıca küçük anevrizmalar, büyük anevrizmalar, dev anevrizmalar ve tromboze anevrizmalar gibi daha pek çok kategori vardır. Klinik pratikte sıkça karşılaşılan anevrizmalar, konjenital sakküler anevrizmalar olarak bilinir. Bu anevrizmalar doğuştan gelen bazı bozuklukların üzerine sonradan eklenen ve kan akışını etkileyen faktörlerle ortaya çıkar. Genellikle atardamarların çatallanma ya da damar ayrılma noktalarında görülür ve çoğunlukla kiraz benzeri bir şekle sahiptirler. Spontan subaraknoid kanama (SAK) gibi çok ağır klinik tablolara yol açan anevrizmalar da bu türdendir. Beyinde Anevrizma Oluşması Beyin damarlarının yapısı diğer organların yapısından farklıdır. Beyin damar duvarındaki katmanlar bazı kişilerde eksik ya da daha zayıf olabilir. Bu nedenle özellikle atardamarların çatallanma noktalarında ya da damar çıkış yerlerinde, damar duvarındaki kas tabakasının ve damarın iç duvarını döşeyen elastik tabakanın zayıf olduğu alanlardan damar baloncuk yaparak anevrizma oluşur. Doğuştan gelen damar duvarlarındaki zayıflığın üzerine, kan akışı ile ilgili faktörlerin ve damar duvarının yapısını etkileyen süreçlerin de eklenmesiyle anevrizmaların oluştuğu düşüncesi yaygın olarak kabul görmektedir; ancak tam nedeni hala bilinmemektedir. Anevrizmaların Sık Görüldüğü Yaş Grubu Beyin damarının konjenital sakküler anevrizmalarının her ne kadar doğuştan başlangıçları olsa da, bu lezyonların ortaya çıkışı genellikle kırk ile altmış yaş arasındadır ve çok sık olarak ağır bir beyin kanaması olan SAK ile olur. Elbette uç örnekleri de vardır; on bir yaşında bir çocuğun spontan subaraknoid kanama geçirdiği ve anjiyografisinde dört adet anevrizma saptandığı da görülmüştür. İleri yaş grubunda, örneğin seksenli yaşlardaki hastalarda da görülebilir. Kısaca, her yaş grubunda görülebilmekle birlikte bu lezyonların ortaya çıkışının elli-altmış yaşlarda yoğunlaştığı görülür. Risk Faktörleri ve Anevrizma Oluşumu Risk faktörleri anevrizma oluşumunu etkileyebilir. Beyin anevrizmalarının sıklığında ırk ve bölge özellikleri önemlidir; bazı toplumlarda ve ailelerde anevrizma görülme oranı çok yüksektir. Dolayısıyla genetik faktörlerin önemli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak son yıllarda beyin anevrizmaları ile ilgili yeni genetik bilgiler bulunmuş olsa da, bu faktörlerin neler olduğu ve rolleri tam olarak henüz anlaşılmamıştır. Edinsel faktörler arasında damar yapısını ve kan-akış dinamiğini etkileyen hipertansiyon, diyabet, sigara kullanımı, narkotikler, alkolizm, kanda iltihaplanma/sepsis gibi enfeksiyonlar ve kafa-beyin darbeleri anevrizma oluşumunda rol oynarlar. Bu Belirtiler Varsa Çok Dikkatli Olun!
|
Erseven
21 Temmuz 2024 PazarBeyin damar duvarındaki katmanların bazı kişilerde eksik ya da daha zayıf olması anevrizma riskini arttırıyor mu? Bu zayıflığın doğuştan mı yoksa sonradan mı geliştiği daha fazla mı etkili?
Cevap yazAdmin
21 Temmuz 2024 PazarErseven, sorunuz oldukça önemli bir konuya değiniyor. Beyin damar duvarlarındaki katmanların eksik ya da zayıf olması gerçekten de anevrizma riskini artırabilir. Bu durum hem doğuştan gelen yapısal bir zayıflık olabilir hem de yaşam tarzı, yüksek tansiyon, sigara kullanımı gibi faktörlerle sonradan gelişebilir. Doğuştan gelen zayıflıklar genellikle genetik faktörlere bağlıdır ve bu tür durumlarda ailede anevrizma geçmişi olan bireylerde risk daha yüksek olabilir. Ancak sonradan gelişen zayıflıklar da oldukça etkilidir ve bu nedenle sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir.