Beyin, kafatası içindeki boşluğu dolduran, beyaza yakın gri renkte, yumuşak ve sinir sisteminin en önemli organıdır. Beyin, kafatası içinde yer alır ve hassas olduğu için oldukça korunaklı bir yapıya sahiptir. Beyin genel olarak üç kısımdan oluşur: alt beyin, üst beyin ve sinir sistemi. Beyin, vücudumuzun yönlendirici organıdır ve tüm vücut fonksiyonlarının hakimidir.

Alt beyin, günlük yaşantımızda gerçekleştirdiğimiz rutin işlerin yönetildiği ve daha sonra kullanılmak üzere saklandığı bölgedir. Alt beyin, kontrolsüzdür ve vücut hareketlerimizi yönlendirir. Bu bilinçsiz bölüm, nefes alıp verme ve kalp atışlarını düzenleme gibi temel fonksiyonları üstlenir.

Alt beyin, ailemizden genetik yollarla geçen ve fizyolojik temellere dayanan işlevleri içerir. Geçmişte yaşadığımız travmalar veya olumlu-olumsuz deneyimler, bu bölümde bilinçaltı olarak saklanır ve benzer bir durumla tekrar karşılaştığımızda otomatik olarak hatırlatılır. Yaşadığımız olumsuzluklar bilinçaltında korunur ve tekrarlandığında kendini gösterir.

Alt beyin, otomatik fonksiyonları denetler. Bu fonksiyonlar arasında:

Kalbin atışı, beyne bağlı olarak gerçekleşir ve kalbe yapılan kan basıncıyla süreklilik sağlar. Kalp, sürekli olarak atar ve diğer organlara yaşamı idame ettirebilmemiz için kan pompalar. Kan basıncı, sağlanan tüm organlarda kanın yenilenmesiyle hareketimizi ve yaşamımızı devam ettirir. Hormonların denetimi ise, yaşam boyunca bebeklik döneminden yaşlanmaya kadar salgıladığımız hormonları içerir. Bu aşamalar yaşam boyunca devam eder.

Alt beyin, ayrıca çeşitli reflekslerin ve temel motor becerilerin kontrolü ile ilgilidir. Örneğin, göz kırpma, yutkunma ve yürüyüş gibi otomatik hareketler alt beyinin kontrolü altındadır. Ayrıca, duygusal tepkiler ve stres yanıtları da alt beyin tarafından yönetilir. Bu nedenle, alt beyin hem fizyolojik hem de psikolojik süreçlerde kritik bir rol oynar.

Sonuç olarak, alt beyin, temel yaşam fonksiyonlarımızı sürdürmemizi sağlayan ve günlük yaşamımızı etkileyen birçok önemli işleve sahiptir. Bilinçaltı süreçlerimizin ve otomatik vücut fonksiyonlarımızın merkezinde yer alır ve bu nedenle yaşamımızın her anında hayati bir rol oynar.